24 Mart 2014 Pazartesi

Yerel Seçimler



Bu hafta sonu 30 Mart Pazar günü yerel seçimler var. Şu anda tüm ülke halkı, o parti - bu parti mücadelesi içinde, birbirlerine fikirlerini empoze etmeye çalışıyor. Herkes karşı tarafın fikrini değiştirebilmek için tüm gücüyle mücadele içerisinde. Kimse demiyor ki, bu senin fikrin, senin görüşün saygı duyuyorum. 


Halkımız, mezheplerle, siyasi görüşlerle, etnik kökenlerle bölündü defalarca. Şimdide aptal, dinsiz, terörist diye ayrıştırılıyor. Bunu yapanda bizleriz, hiç Amerika ya da İsrail'e çamur atmayalım. Çocukluğumdan beri yakın arkadaşlarıma bakıyorum hepsi birbirini eleştiriyor. Eleştiri iyidir; ancak kırıcı ve aşağılayıcı bir şekilde olduğunda değil. Birbirimize hakaretler yağdırırken nasıl güzellikler bekleriz gelecek günlerden. 


Sakince, demokratik çözüm yolları aramak varken neden arbede içinde ilerliyoruz? Neden sevmiyoruz birbirimizi? 


Siyasi parti liderleri birleştirici, sağduyulu, barış mesajları verin. Birbirinize hakaret etmeyin meydanlarda. 


31 Mart sabahı vatanımız için hayır ve güzelliklerin başlangıcı olsun. 


Birbirinizi sevin, sevin, sevin...






28 Şubat 2014 Cuma

Yapabilirim!!!

Daha önceden de yazmıştım, zayıflamak istiyor ama zayıflayamıyorum diye. Bu durum bende zaman zaman patlama yapıyor. Şu anda yine aynı dönemdeyim. Sabah öğlen güzel bir şekilde öğünlerimi tamamlıyor akşamları sadece meyve yiyordum. Bu şekilde güzel güzel verirken, bir gün arkadaşım bana kalmaya geldi ve akşam yemeği yedim. Yemez olaydım, ertesi gün 1,8 kg almıştım. Yeter be dedim bu böyle mi gidecek hep. Defalarca yaptığım diyetisyen kontrollü diyetler, spor salonunda çalışmalarda fayda etmedi. Ters giden ne bilmiyorum hala. 

Ama yapmam gerekin doğru bir beslenme ve spor olduğunu biliyorum. Bıraktığım zaman yine kilo alacağımı bilsem de başlama kararı aldım. Cumartesi günü kurstan çıkışta bir spor salonuna kayıt olamaya gidiyorum inşallah. Yaza kadar zayıflamam lazım, düğünler var ve bu sefer o "düğünde ki şişman kız" olmak istemiyorum. Umarım yapabilirim...

Bu arada kendime yeni bir hobi edindim. Malum, bloglarda bu aralar çok sık gördüğümüz cam boyama uğraşına takıldım. Evde bir kaç uygun kavanoz ve reçellik buldum şimdi onları boyuyorum. Çok zor bir olay değil, uygulaması çok kolay  ve zevkli. İnternette hazırları satılıyor ama çok pahalı bunlar. Resimdeki reçellik için 30 TL istiyorlar. Boyası 5 tl, süslemeside evdeki peçetelerden. 5 TL, lik boya ile 4-5 kavanoz boyayabiliyorsunuz. 


Çok mükemmel değil ama kötüde olmadı sanırım ilk denemem. Daha iyilerini de yapabilirim ;) 



12 Şubat 2014 Çarşamba

Nerede Yeni Yazı?

Takip ettiğim bloggerlar uzun süre ara verince çok kızarım. Bir süre sonra gazate okur gibi rutine bağlıyorsunuz olayı. Günün uygun saatinde PC başına geçip bakalım bizimkiler neler yapmış diye kurulursunuz. Ama bir bakarsınız yeni post yok. Canınız sıkılır, mesaj atarsınız hatta "nerede yeni yazı" diye. 

Acemisi olduğum bu blog yazma işinde; olayları mı biriktiremiyorum, yoksa bende yazma yeteneği mi yok bilemiyorum. Blogları inceleyince herkes çok sıradan benimde günlük hayatımda yaptığım işleri öyle değişik yollarla, ifadelerle anlatıyorlar ki; ağzım açık okuyorum. Ama iş benimkileri yazmaya gelince "aman ne yaptım ki bugün yazayım" diyorum. 

Yetenekli olmak lazım bir iş yaparken. Becerin var mı, yok mu bilmen lazım. Bir hevesle başlarsan sonra sıkılır bırakırsın benim gibi. Benim takipçim olmadığı için sorun yok aslında bana kızacak kimsede yok buralarda. O yüzden belkide rahatım bu kadar. Aslında yaptığım işlerde disiplini severim; umarım buda zamanla düzene girecektir. 

En son postta sınavlardan bahsetmiştim. Bütünlemelere kaldığım dersler vardı, çok şükür Matematik hariç hepsini verdim. Ama gerçekten çok zorlandım.

35 yaşımdan sonra eğitime ağırlık verdim; şimdide İngilizce kursuna başladım. English Time'da kursa başladım, hafta sonları sabah saatlerinde gidiyorum. Hafta içi sabah 06:30 da işe gitmek için kalkarken, şimdide kursa gitmek için hafta sonu 07:30 da kalkıyorum ki bu benim için çoooook zor. Ama memnunum yinede kursa gittiğim için. Dediğim gibi yaşım 35 oldu ve artık git gide yaptığım işte zorlanıyorum, yorgun hissediyorum kendimi. Biraz daha farklı alanlara yönelebilmem için kendimi geliştirmem gerekiyordu. Bunun için attığım adımlarda umarım başarılı olurum. 

Bundan sonra ki günlerimi dolu dolu yaşayayım ki bende güzel bir kaç satır yazabileyim inşallah. 

Hoşçakalın...

12 Ocak 2014 Pazar

Hafta Sonu ve Sınavlar

Bu hafta sonu iki gün sınavlarım vardı. İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi İşletme bölümünde okuyorum. Deli gibi çalıştım sınavlar için ama anladım ki yeterli değilmiş. Tek çalışmadığım matematik dersiydi. Çünkü ne kadar çalışsam da anlamıyorum elimde değil. Çok isterdim matematik zekamın yüksek olmasını. Çalıştığım derslerden bile çok zorlandım.

Okumanın yaşı yok denir ya, yalan. Her şey zamanında güzel. 35 yaşındayım, 18 yıldır çalışıyorum her gün farklı farklı olayları bilgileri aklıma depoluyorum. E hafızada bir yere kadar tabi, derslere çalışırken bir kerede okuyup anlayacağım yeri 3-4 kere okuyorum. 

Zamanında üniversite okumadığım için çok pişmanım, şartlar el verseydi de okusaydım keşke. Şimdi çok farklı yerlerde olabilirdim. Ama kısmetimiz böyleymiş diyerek kendimi avutuyorum. 

Açık öğretim ya da uzaktan eğitim okumak isteyenlere bilgi olsun bu yazı. Kesinlikle farklı olsun diye İstanbul Üniversitesi AUZEF' i tercihlerinize katmayın. Sistem berbat, ders notları kitap halinde verilmiyor. PDF olarak veriyorlar ve PC den çalışmak zorunda kalıyorsunuz. 370 TL kayıt bedeli yatırıp birde PDF leri yazdırmak zorunda kalıyorsunuz ki bu da en az 100 TL oluyor. 

Soru sorsanız cevap alamazsınız, fakülteyle tek iletişim aracınız facebook. Bundan sonrasını düşünün zaten. Fakülteyle sosyal ağlardan haberleşmek ne kadar mantıklı? Sınavlarda hatalı bir sürü soru vardı. Bunları da yok sayacaklarmış. Kendi hatlarından olmasına rağmen kimseye artı bir puan vermeyecekler. 

Valla biraz araştırma yapıp öyle tercih edin. İnternette yapacağınız araştırmada hiç olumlu bir yazı bulamazsınız. Ben yandım siz yanmayın.




Mevlid Kandiliniz kutlu olsun...


Sevgiler

7 Ocak 2014 Salı

Interfilite (Kısırlık)


35 yaşında bekar biri olarak en çok özendiğim ve hasret çektiğim çocuk sahibi olabilmek. O günü görebilecek miyim bilmiyorum ama şimdilik arkadaşlarımın çocuklarıyla, yeğenlerimle fırsatım oldukça vakit geçiriyorum. Bu yaştan sonra çocuk sahibi olmak biraz zor deniyor. Hele de benim gibi daha baba adayı bile bulamayan biri için daha da zor olabilir :)



Ben çocuklara hastayım. Hepsini çok seviyorum. Yüce Rabbim bana bugüne kadar nasip etmedi bundan sonrasında eder mi bilemiyorum. Çünkü doktorlara göre benim bazı sorunlarım var. 35 yaşında henüz regl olmamış biriyim. Bu da demek oluyor ki bazı sıkıntılar var jinekolojik olarak. Tam olarak ne olduğunu anlamaları için defalarca tetkikler geçirdim. İlk yorumlar yumurtalıklarımın küçük olduğu ve işlevlerini yerine getiremediği oldu. Daha sonrasında ultrasonografik muayeneler, ilaçlar vs vs vs derken hala durum aynı. Bu durumda çocuğumun olamayacağını, yumurtalıkların gerekli döllenmeyi sağlayabilecek boyutta olmadığını söylediler. İnterfilite yani kısırlık deniyor.  O günlerde yaşadığım üzüntüyü tahmin edebilirsiniz. Yıkılmıştım. Benim gibi çocuk delisi bir insana söylenebilecek en ağır sözler gibi gelmişti. 

Bugünse internetten yaptığım araştırmalar sonucu, yalnız olmadığımı aynı durumda olan onlarcasının varlığını görüp azda olsa teselli buluyorum. Hatta bazıları, evlendikten sonra tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmuşlar. Bu benim için müjdeli bir haber. Tabi uygulama yapabilmek için evli olmam lazım. 

İşte sorunda bu noktada başlıyor. Evleneceğim erkek karşıma çıkarsa günün birinde, ona bu durumu anlatabilir miyim? Söylemeden asla evlenecek değilim. Ama söylediğim zaman bunu kabul edecek, bu riski göze alabilecek kaç erkek vardır hayatta ve o bana denk gelir mi? 

Benim durumumda olup, bu yazıyı okuyan ve çözümleri olanlar varsa lütfen mesaj bıraksın. 


Dilerim herkes gönlünde ki murada ulaşır. 

Sevgiler...

5 Ocak 2014 Pazar

Bir Pazar gününün daha sonu geldik. Pazarlar her zaman mutlu olmuyor maalesef. Şöyle güzel bir uyku çektikten sonra uyanmak, ardından dışarıda güzel bir kahvaltı, sonrasında keyifli bir gezi ve eve dönüp çay kahve keyfi yapamadım bu pazar. 

Güzel bir uyku çektim, ardından annemin her zaman yapmadığı için şaşırdığım mükellef bir kahvaltı yaptım. Daha sonra annemin "Camları siler misin?" demesiyle kahvaltının bana enerji vermek için kurgulandığını anladım :(


Pazarlar her zaman mükemmel olamıyor işte. 



Bu aralar birde sürekli ders çalışıyorum. 35 yaşında, kıdemli bir çalışma hayatından sonra yapamadığım için pişman olduğum üniversiteye bu sene girebildim. İstanbul Üniversitesi İşletme bölümüne başladım. Çok zooor... Yıllar sonra unutulmuş bilgileri tekrar hafızaya yüklemek inanılmaz zor. Finaller için sıkı bir şekilde çalışıyorum; umarım başarılı olurum.

Sevgiler...






2 Ocak 2014 Perşembe

Bulutlara Bakın Bi

Sabahtan akşama, bomboş geçen bir gün daha devirdim. Erkenden kalkıp bir saatlik yolda işe giderken canımın sıkıntısını bazen uyuyarak, bazende fotoğraf çekerek geçirmeye çalışıyorum. En sevdiğim gökyüzünü ve bulutların fotoğrafını çekmek. Köpük gibi birbirine geçmiş bulutlar, instagramdaki efektlerle çok farklı anlamlar kazanıyor benim gözümde. 







Soldaki "Minareden At Beni, İn Aşağı Tut Beni" isimli çalışmam :) 






Bu telefonla fotoğraf çekme olayı çok iyi. Her anınızı istediğiniz de kayıt altına alabiliyorsunuz. Yolda, evde, işte her yerde mükemmel pratiklik sağlıyor. 












En sevdiğim resimlerden biri. Efektlerle mükemmel bir görüntü ortaya çıkıyor öyle değil mi? Bir reklamda "bulutlara bakın kendinizi gün boyu iyi hissedeceksiniz" diyordu hatırlar mısınız bilmem; bu söz tam benim için söylenmiş sanırım. 








Arada bir yüzünüzü gökyüzüne çevirin, mükemmel bir manzara ile karşılaşabilirsiniz. Sonsuzluğu bulutlarda hissedeceksiniz.