11 Kasım 2013 Pazartesi

Zayıf mı Olmalıyız?


Diyet yapmak tam bir kabustur. Bilenler bilir zaten. Benim gibi ömrünün büyük kısmını diyet yapmakla geçirenler hep mutsuzdur. Çünkü diyete mecbur olanlar tabiiki yemek yemeyi seven insanlardır. Hastalık sebebi hariç. Benim ailemden gelen bir sorun olsada bu, nedense günün birinde zayıflayacak ve bir daha asla kilo almayacakmışım gibi umutla başlarım diyete. Tabi herkes gibi pazartesi başlayıp salı biten denemelerim çok oldu. 






Yıllarca diyetisyenlerle, spor salonlarıyla verdiğim kilolar hep kalıcı olacak gibi geldi. Derler ya, iki sene boyunca kilonu korursan bir daha almazsin. Koca bir yalan. 3 sene koruma programından sonra benimde artık normal hayata dönme ve canımın istediğini yeme zamanım gelmişti. Ufaktan başladım canım ne istiyorsa arada arada yemeye. İnanın, abartarak yapmadım. Ama canımın istedikleri kalorili yiyeceklerdi. Ve 4 senelik uğraşım sonunda verdiğim kilolar tekrar geri döndüler. Metabolizmam yavaşmış, ailemden gelen genlerle alakalıymış bunlar benim için anlam ifade etmiyorlar. 

Bende istediğimi yiyerek istediğim kıyafeti giyebilmek istiyorum. Evet imkansız birşey istiyorum. Ama bıktım usandım artık. Hiçbir zaman zayıf birisi olamayacağım biliyorum. 


Bu zayıf olma takıntısıda nedir onuda bilmiyorum. Kim diyor ki kadın zayıf olmalı? Kim yapiyor güzel kıyafetleri 42 bedene kadar? Neden güzel olan bütün yiyecekler kilo yapar? Kilolu olunca neden mutsuz oluruz? Güzellik yargılarını kırmak adına girişim yapan kadınlar, neden hep kendini kandırır? 

İki haftalık diyet sonucu verdiğim 2 kiloyu, hafta sonu yediğim 2 tabak kısır sayesinde aldım. Şimdi düşünüyorum, boşa kürek çekiyorum. 

6 Kasım 2013 Çarşamba

Pure Beauty BB Krem

Arkadaşlarla alışveriş yaparken BB krem alalım dedik ve Watsons mağazasına girdik. Güzellik uzmanına BB krem almak istediğimizi söylediğimizde bizi doğruca Pure Beauty standına götürdü. Ben açıkçası özelliklerinde falan çok anlamam. Benim için önemli olan sonuçtur. 

Ben her gün düzenli olarak göz altı kapatıcısı kullanan biri olarak derdimi anlatırken, danışman bayan bu kremi mutlaka kullanmam gerektiğini ve çok memnun kalacağımı söyledi. Biraz çekingen olarak aldım ürünü ve denedim. Hatta diğer arkadaşlarımda aldılar ve gerçekten çok memnun kaldık. 


Sürekli nemlendirici kullanmam gereken kuru bir cildim var. Bu BB krem ile kuruluk hissi tamemen yok oldu. Gün içerisinde nemlendirici sürme zahmetinden ve parlayan bir yüzle dolaşmaktan kurtuldum. Tavsiye ederim mutlaka deneyin. 


5 Kasım 2013 Salı

Jane Austen


Jane Austen



Bilenler bilir ama bilmeyenler için, biraz bilgi vereyim. 1775-1817 yılları arasında yaşamış İngiliz roman yazarı. Berkshire'da kadınlar için bir okul olan Abbey'de okumuştur. Yazmaya 1789 yılında başlamış, evlenme teklifi almış olsada hiç evlenmemiştir. İngiltere'de o dönemde kadınlar evlenmemişlerse, ya da erkek kardeşleri yoksa vasileri öldüğünde hiç bir mala sahip olamıyorlardı. Jane Austen, babası öldüğünde zengin kız kardeşinin yanına Chawton'a taşınmıştır. Günümüzde bu ev müze olarak gezilebilmektedir. 1817 yılında göğüs kanserinden ölmüştür.


Bu kısa ön bilgiden sonra, benim Jane Austen hayranlığıma geçebiliriz. Ben romantik yapıya sahip biriyimdir. Sanırım ilk önce bu yüzden kitapları beni çok etkiledi. Okuduğum ilk kitabı "Aşk ve Gurur" dur. Orjinal adından çevirdiğinizde "Gurur ve Ön Yargı" 


Jane Austen romanlarının hepsinde güçlü bir kadın karakter vardır. Kimseye boyun eğmeyen, direnen, istediği uğruna savaşan gururlu kadınlar. Kadın haklarının olmadığı o zamanları, isyanını ve çaresizliklerini çok ince bir şekilde romanlarında anlatmıştır. Kadınların kurtuluşunun sadece zengin bir evlilik yapmak olmadığını, kendi başlarına kalsalarda bu hayatı yaşayabileceklerini anlatmıştır. 

Kitaplarını okudukça bu üslubuna hayran kaldım. Toplam 6 kitabı vardır. En önemli eseri olan Aşk ve Gurur o kadar beğenilmiştir ki defalarca film ve diziye uyarlanmıştır. Bunların içinden en iyisi ve izlemenizi tavsiye edeceğim versiyonu, BBC kanalı için çekilmiş 6 bölümlük, Jennifer Ehle & Colin Firth ün başrolde yer aldığıdır. Kaç kere izlediğimi hatırlamıyorum bile :)

Kitapları



Akıl ve Tutku (Aşk ve Yaşam) (1811)

Aşk ve Gurur (Gurur ve Önyargı) (1813)
Umut Parkı (1814)
Emma (1815)
Northanger Manastırı (1817) (Ölümünden sonra yayımlanmıştır)
İkna (İnanç) (1817) (Ölümünden sonra yayımlanmıştır)


İlk yazım kitap ve yazar tavsiyesi olacakmış demek. Hiç aklıma gelmezdi :))

Bol kitaplı günler...







Hoş Geldiniz...

Rana...

Bilinen anlamıyla, güzel, latif, hoş demek.  

Arapça da karşılığı ise, sünepe kadın. 

Arapçası aklıma geldikçe pek manasız gelmeye başladı isim. Düşünsenize, Rana'nın bir Arap Şeyhi ile evlenme olasılığını. Mazallah :) 

Manasız Rana, buradan çıktı ve bu blog oluştu. Aslında blog yazmak için pek uygun bir dönem değil benim için ama uzun zamandır istediğim birşeydi. 

Derdimi, sevincimi, düşüncemi yazmak istedim. O gün, o an ne hissediyorsam yazmak. Umarım başarırım. 

Hoş geldiniz...