12 Ocak 2014 Pazar

Hafta Sonu ve Sınavlar

Bu hafta sonu iki gün sınavlarım vardı. İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi İşletme bölümünde okuyorum. Deli gibi çalıştım sınavlar için ama anladım ki yeterli değilmiş. Tek çalışmadığım matematik dersiydi. Çünkü ne kadar çalışsam da anlamıyorum elimde değil. Çok isterdim matematik zekamın yüksek olmasını. Çalıştığım derslerden bile çok zorlandım.

Okumanın yaşı yok denir ya, yalan. Her şey zamanında güzel. 35 yaşındayım, 18 yıldır çalışıyorum her gün farklı farklı olayları bilgileri aklıma depoluyorum. E hafızada bir yere kadar tabi, derslere çalışırken bir kerede okuyup anlayacağım yeri 3-4 kere okuyorum. 

Zamanında üniversite okumadığım için çok pişmanım, şartlar el verseydi de okusaydım keşke. Şimdi çok farklı yerlerde olabilirdim. Ama kısmetimiz böyleymiş diyerek kendimi avutuyorum. 

Açık öğretim ya da uzaktan eğitim okumak isteyenlere bilgi olsun bu yazı. Kesinlikle farklı olsun diye İstanbul Üniversitesi AUZEF' i tercihlerinize katmayın. Sistem berbat, ders notları kitap halinde verilmiyor. PDF olarak veriyorlar ve PC den çalışmak zorunda kalıyorsunuz. 370 TL kayıt bedeli yatırıp birde PDF leri yazdırmak zorunda kalıyorsunuz ki bu da en az 100 TL oluyor. 

Soru sorsanız cevap alamazsınız, fakülteyle tek iletişim aracınız facebook. Bundan sonrasını düşünün zaten. Fakülteyle sosyal ağlardan haberleşmek ne kadar mantıklı? Sınavlarda hatalı bir sürü soru vardı. Bunları da yok sayacaklarmış. Kendi hatlarından olmasına rağmen kimseye artı bir puan vermeyecekler. 

Valla biraz araştırma yapıp öyle tercih edin. İnternette yapacağınız araştırmada hiç olumlu bir yazı bulamazsınız. Ben yandım siz yanmayın.




Mevlid Kandiliniz kutlu olsun...


Sevgiler

7 Ocak 2014 Salı

Interfilite (Kısırlık)


35 yaşında bekar biri olarak en çok özendiğim ve hasret çektiğim çocuk sahibi olabilmek. O günü görebilecek miyim bilmiyorum ama şimdilik arkadaşlarımın çocuklarıyla, yeğenlerimle fırsatım oldukça vakit geçiriyorum. Bu yaştan sonra çocuk sahibi olmak biraz zor deniyor. Hele de benim gibi daha baba adayı bile bulamayan biri için daha da zor olabilir :)



Ben çocuklara hastayım. Hepsini çok seviyorum. Yüce Rabbim bana bugüne kadar nasip etmedi bundan sonrasında eder mi bilemiyorum. Çünkü doktorlara göre benim bazı sorunlarım var. 35 yaşında henüz regl olmamış biriyim. Bu da demek oluyor ki bazı sıkıntılar var jinekolojik olarak. Tam olarak ne olduğunu anlamaları için defalarca tetkikler geçirdim. İlk yorumlar yumurtalıklarımın küçük olduğu ve işlevlerini yerine getiremediği oldu. Daha sonrasında ultrasonografik muayeneler, ilaçlar vs vs vs derken hala durum aynı. Bu durumda çocuğumun olamayacağını, yumurtalıkların gerekli döllenmeyi sağlayabilecek boyutta olmadığını söylediler. İnterfilite yani kısırlık deniyor.  O günlerde yaşadığım üzüntüyü tahmin edebilirsiniz. Yıkılmıştım. Benim gibi çocuk delisi bir insana söylenebilecek en ağır sözler gibi gelmişti. 

Bugünse internetten yaptığım araştırmalar sonucu, yalnız olmadığımı aynı durumda olan onlarcasının varlığını görüp azda olsa teselli buluyorum. Hatta bazıları, evlendikten sonra tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmuşlar. Bu benim için müjdeli bir haber. Tabi uygulama yapabilmek için evli olmam lazım. 

İşte sorunda bu noktada başlıyor. Evleneceğim erkek karşıma çıkarsa günün birinde, ona bu durumu anlatabilir miyim? Söylemeden asla evlenecek değilim. Ama söylediğim zaman bunu kabul edecek, bu riski göze alabilecek kaç erkek vardır hayatta ve o bana denk gelir mi? 

Benim durumumda olup, bu yazıyı okuyan ve çözümleri olanlar varsa lütfen mesaj bıraksın. 


Dilerim herkes gönlünde ki murada ulaşır. 

Sevgiler...

5 Ocak 2014 Pazar

Bir Pazar gününün daha sonu geldik. Pazarlar her zaman mutlu olmuyor maalesef. Şöyle güzel bir uyku çektikten sonra uyanmak, ardından dışarıda güzel bir kahvaltı, sonrasında keyifli bir gezi ve eve dönüp çay kahve keyfi yapamadım bu pazar. 

Güzel bir uyku çektim, ardından annemin her zaman yapmadığı için şaşırdığım mükellef bir kahvaltı yaptım. Daha sonra annemin "Camları siler misin?" demesiyle kahvaltının bana enerji vermek için kurgulandığını anladım :(


Pazarlar her zaman mükemmel olamıyor işte. 



Bu aralar birde sürekli ders çalışıyorum. 35 yaşında, kıdemli bir çalışma hayatından sonra yapamadığım için pişman olduğum üniversiteye bu sene girebildim. İstanbul Üniversitesi İşletme bölümüne başladım. Çok zooor... Yıllar sonra unutulmuş bilgileri tekrar hafızaya yüklemek inanılmaz zor. Finaller için sıkı bir şekilde çalışıyorum; umarım başarılı olurum.

Sevgiler...






2 Ocak 2014 Perşembe

Bulutlara Bakın Bi

Sabahtan akşama, bomboş geçen bir gün daha devirdim. Erkenden kalkıp bir saatlik yolda işe giderken canımın sıkıntısını bazen uyuyarak, bazende fotoğraf çekerek geçirmeye çalışıyorum. En sevdiğim gökyüzünü ve bulutların fotoğrafını çekmek. Köpük gibi birbirine geçmiş bulutlar, instagramdaki efektlerle çok farklı anlamlar kazanıyor benim gözümde. 







Soldaki "Minareden At Beni, İn Aşağı Tut Beni" isimli çalışmam :) 






Bu telefonla fotoğraf çekme olayı çok iyi. Her anınızı istediğiniz de kayıt altına alabiliyorsunuz. Yolda, evde, işte her yerde mükemmel pratiklik sağlıyor. 












En sevdiğim resimlerden biri. Efektlerle mükemmel bir görüntü ortaya çıkıyor öyle değil mi? Bir reklamda "bulutlara bakın kendinizi gün boyu iyi hissedeceksiniz" diyordu hatırlar mısınız bilmem; bu söz tam benim için söylenmiş sanırım. 








Arada bir yüzünüzü gökyüzüne çevirin, mükemmel bir manzara ile karşılaşabilirsiniz. Sonsuzluğu bulutlarda hissedeceksiniz. 

1 Ocak 2014 Çarşamba

Neler Yaşamışım

Blog yazmak disiplin isteyen bir işmiş. Bende olmadığını anladım. Blogger olmak isteyen insan hiç ara verir mi bu kadar. Neyse yaptık bir hata. Bu arada yaptıklarımdan bahsedeyim kısaca.

İş yerim taşındığı için yoğun bir gündem vardı şirkette 15 gündür. Yeni binaya alınan ekipmanlar ve yazılımlarla ilgili eğitimler, seminerler derken birde açık öğretim sınavları için ders çalışma telaşesi. Hiç bu kadar eğitilmemiştim öğrenim hayatım boyunca. 

Bu aralar çok fazla doğum günü kutlaması vardı. Arkadaşlar, akrabalar.... Hepsine hediye almak çok zordu. Maddi manevi zor bir olay hediye almak. Aslında almayı da vermeyi de çok severim ama sıkıntılı bir iş aslında. Beğenecek mi, ona uygun mu, fiyatı çok olmasın derken zor verilen kararlar. Yeni yıl hediyeside üstüne tuz biber oldu yani. Bu süreci atlattık ve yeni yıldayız artık. Umarım vatanımıza milletimize hayırlı uğurlu gelir 2014. 

Çok yakın bir arkadaşım ingilicesini geliştirmek için İngiltere'ye 6 aylığına gitmişti. Çok şükür döndü ve hasretliğimiz bitti. Orada yaşadıklarını dinliyoruz şimdi hergün. O kadar değişik bir tecrübe edinmiş ki heveslenmedim desem yalan olur. Farklı bir kültürde, yabancı bir ortamda, aynı dili paylaşmadığın insanlarla yaşayacağın altı ay. Çok heyecan verici değil mi? Bunun yanında sana getireceği artılar. Döner dönmez CV sini İngilizce olarak güncelledi ve yayınladığı anda 3 şirketten aradılar. Tabiki sadece dil olayı değil, CV de yazan becerileri doğrultusunda aranıyor. Umarım herşey gönlüne göre olur. 

Diyetim devam ediyor ama çok sıkı bir diyet yapmıyorum tabi. Acıktıkça yemeye çalışıyorum. Az ve öz olarak. Ama çok ise yaradığını söyleyemem. Şu an 90 kiloyum ve bu sanırım benim ideal kilom. Ne 100 gr yukarı ne aşağı iniyorum. Bıktım artık vallahi. Dizimde problem olduğu için sporda yapamıyorum. Halim duman anlayacağınız. 

Bu arada aldığım bir kozmetik ürün var. Loreal Perfect Match kapatıcı. Çok memnunum gerçekten. Göz altı için kullanıyorum, hiç bir kalıntı iz bırakmıyor. Tavsiye ederim. 


Umarım en kısa zamanda yine birşeyler yazabilirim. Kimse okuyacakmı bu yazıyı bilmiyorum, okuduysanız çok teşekkür ederim. Çok garip bir şey bu. Benim yazdıklarımı birisinin okuması yani. Aynı satırlarda göz gezdiriyoruz. Farklı yerlerde, farklı yaşamlarda. 
Sevgiyle kalın...